Taşın altına elini koyan ADAM!
Samsunspor denilince elbette ki onun adı ilk hatırlananlar arasında gelir. Suat Çakır ağabey, yani bizim İzzet'in ağabeyi. Yani memleket insanı, yani bir Samsun Sevdalısı.
Ben onların Çarşamba'da ki büyük evlerinde, ağabeyim de küçük evlerinde dünyaya gelmişiz.
Kur’anı kulağıma dedesinin okuduğunu anlatır annem. Çocukluğum, gençliğim, hayat yol alışlarımın göz önünde, sofralarında, dayanışma ve paylaşımlarımızda yer aldı. Yani hayatın her anında hep var oldu, var oldular.
Sarı limon saçlı olan İzzet okul arkadaşım. Okul yıllarımızda sıraya girerken, ben sahada okulumuz adına mücadele ederken, hep sesini duyduğum yaşdaşım ve bana can veren anneme elini uzatan en büyük değerli ailenin bireyi. Her sabah okulda hiç görmemişçesine kucaklaşarak iyi dersler dilediğim can kardeşim.
Büyük olan ağabeyi de abimin can arkadaşı. Hiç kopmadılar. Hem mahalle aralarında ki maçlarda, hem yaşam yolculuğunda. Daima yan yana oldukarını görürdüm. Tıpkı bizim İzzet'le yan yana duruşumuz gibiydiler. Bizi birbirimize bağlayan sadece onların evinde dünyaya gelişlerimizin bir bağı değildi. Böyle bir şeydi ahbap olmak, aile eşrafından olmak, büyük bir ailenin dokunuşlarının üzerimizde yarattığı tarif edilemez duygular.
Biz İzzet'le kendi havamızda, Ağabeyimle İzzet’in abisi memleket meselelerinde. Ama hep konuşurlardı. Hep tartışır ve konuşurlardı. Futbolu, Samsun'a dair ne varsa. O yaşlarda bile neler yapabileceklerini gösteriyordu her ikisi de. Zaman böyle bir şey. Ya da şöyle diyelim. Herşeyin bir zamanı vardır. Zamanı gelmeden harmanda olunmuyor. Hatta zamanı geldiğinde sevdiklerimizin de aramızdan ayrılışlarına tanıklık ediyoruz. Bazen zamansız kaybedişler kolumuzu kanadımızı kırıyor.
Samsunspor denilince elbette ki onun adı ilk hatırlananlar arasında gelir. Suat Çakır ağabey, yani bizim İzzet'in ağabeyi. Yani memleket insanı, yani bir Samsun Sevdalısı.
Görevden kaçmak, görevi ertelemek, "bana göre değil" demek onun lügatında hiçbir zaman olmadığının yakın tanığıyım. Süreç ve zaman işte böyle bir şey. Birileri "nerden, nasıl oldu da yönetimde yer aldı?" gibi sözler etmiş olabilir. Ama o bu gereksiz konuşmaların ne kadar yersiz olduğunu ortaya koydu. Hem bir spor adamı kimliği ile hem de memleket insanı olmanın duruşu ile.
Neler yaptı, ne kadar mücadele verdi, kiminle hangi konuyu yoluna koyma çabası içinde bulundu bunun hikâyesi uzundur. Ona sormak gerek. İnanın yine anlatmaz, yine çok konuşmaz. Güler, tebessüm eder, elini omzunuza atar "İYİ MİSİN GADAŞIM, Var mı bir şeye ihtiyacın?" der geçiştirir o zor haftaları, galibiyet aradığımız maçları, içeride ki çalkantı ve sallantının şiddetin mevzusunu bile konu etmez.
O kriz insanı olmamıştır. O çözüm insanı ve çare arayan olmuştur her zaman. Eksiği olanın eksiğini tamamlamayı dert edinmiştir. Samsunspor'da da böyle bir eksikliğin yerini dolduracağı inancıyla göreve davet edilmiş, hiç gözünü kırpmadan bunu sorumluluk bilmiş bir şahsiyettir Suat Çakır.
Suat Çakır, Abimin can kardeşi, benim can kardeşim İzzet'in ağabeyi, Samsun'da esnafların örnek insanı, esnafın Ahilik Kültürünün en güzel örneği.
Kendilerine, firmalarına, Yılın AHİ'si giysisi verildi mi bilemiyorum. Verilmediyse zaten Çakır Ailesi denildi mi gönüllerin AHİ'si onlar. Beklemez de öyle şeyler. Samsunspor Kulübü'nde görev yaptığı süre boyunca bu kültür ve hissiyatın en güzel davranışlarını sergilediğine şüphem yoktur. Suat Çakır Samsunspor'da "Taşın Altına Elini Koyan ADAM..." Eli öpülesi adam. Samsunspor'da bu anlayışta görev alacak, davet edilecek Suat Çakır gibi Adam’lara selam olsun...
okan dileksamsunsporsuat çakırsamsunsamsunspor haberlerisamsun haber