Gazeteci neden YAZAMIYOR?
Son yıllarda bu tarz açıklama ve söylemleri gazetelerinde yayınlayamayan çoğu gazeteci bu durum ve uygulama nedeniyle yasalara karşı sorumlu olduğundan eli kolu bağlıdır. Bu yüzdendir ki –“yazamıyor, söylemiyor, aktarmıyorsun” serzenişleri artmıştır.
Gazeteciliğin bir yasası yoktur. Onu koruyan ve kollayan özel bir yasa da yoktur anayasamızda. Karşılaştığınız bir olay ya da gelişmede her iki taraf Türk Anayasası ile korunmaktadır. Yani vatandaş hangi kanun ve yasa ile korunuyorsa gazeteci de o yasalar ile korunmaktadır.
Bu yüzdendir ki gazeteciler çoğu zaman darp edilmekte, saldırıya maruz kalmakta, hatta ölümle sonuçlanan gelişmeleri yaşamaktadır. Yapılan bir beyanat ve açıklamada söylenen bir takım ağır itham ve sözlerin gazetelere aynen aktarılması nedeniyle gazeteciler ceza almaktadır.
Çünkü yasa şunu der;
-“ Tamam sen bu sözü söylemedin, söyleyen ve açıklayan karşı taraf. Sen bu açıklamayı yapan şahsın söyledikleri ile ona katkı sunmuş, ortak olmuş sayılıyorsun. Bu yüzden yaptığın bu haber nedeniyle söyleyen, açıklayan değil Gazeteci ceza alır” … Yasa aynen bunu söyler.
Son yıllarda bu tarz açıklama ve söylemleri gazetelerinde yayınlayamayan çoğu gazeteci bu durum ve uygulama nedeniyle yasalara karşı sorumlu olduğundan eli kolu bağlıdır. Bu yüzdendir ki
–“yazamıyor, söylemiyor, aktarmıyorsun” serzenişleri artmıştır.
Eline mikrofonu alıp kendini gazeteci kasvetine sokanlar ve sokak röportajları yapanların da gazetecilere uygulanan yaptırım ve cezaların oluşması normaldir. Mikrofon uzattığı kişinin çizgisi olmayan söylem ve açıklamaları da Gazeteciliğin yasaları uygulaması normaldir. Bu yüzdendir ki konu sokak röportajları ve vatandaşın kendi iradesiyle söylediği açıklamalar değil, mikrofonu uzatan ve ilgili internet sitelerinin bu sınırı olmayan söylemlere katkı vermesidir. İşte tam da bu nokta da Gazetecilere uygulanan yasa ve cezalar devreye girmektedir. Bu konu böyle bilinmeli ve değerlendirilmelidir.
O zaman Madem Sokak Röportajları ile sınırsız ve çizgisi olmayan derecede yayıncılık kasveti adı altında yayınlar yapılıyor, Gazetecilerin yasaların ‘Kırmızı Çizgi Çektiği’ o haber ve açıklamaları yayınlamasına da bir şey denilmemesi gerekiyor. Ancak böyle bir durum söz konusu değil.
Vergisini veren, SSK'sını ödeyen, kirasını ve stopajını yatıran, personeline maaş veren yayın kuruluşlarının sokak röportajları yapan ‘Sözüm Ona’ kendilerini gazeteci sayanlar kusura bakmasınlar fazla havaya girmemeli, kim ve ne olduklarını da durdukları yeri de iyi bilmesi gerekiyor.
Ya da bu sokak röportajlarını yapan kanalların sahiplerine yasalar şunu şart koşmaları;
-En az 2 Basın kartı sahibi gazeteciyi çalıştırmak zorundasın !
-Gazetecilerin düzenleyeceği ve derleyeceği haberler yayına verilmeli vs. gibi gibi…
Yani eline mikrofonu alıp da önüne gelene mikrofon uzatıp konuşmasını istediği konuları ağzına ne gelirse söylediklerinin de derlenmesi, toplanması uygun bir şekilde yayına verilmesi gerektiği koşulsuzdur. O zaman bugün bin bir emek ve çile çekerek yayıncılık yapan gazetecilere ne gerek var !
- Ozaman bırakalım gazeteciliği çıkalım sokak roportajına, nasıl olsa herkes agzına geleni söylüyor, cezası da yok. Ne diye kendimizi riske atalım, ne gerek var?
okan dilekgazetecisokak röportajı