HIMMM!
Hani öyle bir an vardır ki, konuşmak ister konuşamaz, susmak istersin susamazsın. Dediği gibi Orhan Veli’nin; “Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu…”
Hani öyle bir an vardır ki, konuşmak ister konuşamaz, susmak istersin susamazsın. Dediği gibi Orhan Veli’nin; “Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel / Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu…”
Hal-i pürmelâlimiz bu hesap. An gelir, konuşmak için patlamaya hazır yanardağ misali birikirsin, ancak boğazına düğümlenen kelimeler ateş olur yakar seni.
Fırsatını bulunca bir “hımm…” dumanı salarsın semaya, dönersin tekrar içine. İçindeki ateş sana huzur vermez, ha bire fokurdar, “…hissederim, söyleyemem”. Bir “hımm…” dumanı daha salarsın, o anı da geçiştirirsin.
Baktın ki yetmiyor “hımm…”lar, “öyle mi ?” yle zaman kazanırsın. Bir müddet sonra “ama…”yla araya girip bir şeyler söylemeye güç bulursun lakin çıkacak olan sözün sonunun pek de hayırlı bitmeyeceğini kestirir, “neyse…” der sessizlik mevzilerine geri çekilirsin.
Böylece bir müddet geçer geçmesine ama konu zurnanın zırt dediği yere gelince “ama bu kadar da değil…” diyecek gibi olur “peki…” ile yol verirsin karşındakine. “öyle olsun…” diyerek geri çekersin tüm adımlarını.
Kelimeler boğazından aşağıya doğru akmış ve gönlüne sızmıştır. Mesele içeride cereyan etmeye başlar:
“Hani senin şu devirdiğin kitaplar, yazdığın satırlar? Hani sen kelimelerden cambaz yapar, söz ipinde yürütürdün? Hani söylediklerini anlamak için insanlar ansiklopedilere ihtiyaç duyardı?
Sen ki öğrencilerine, ‘doğru düzgün cümle kuramıyorsunuz, çok kitap okumalısınız çok’ diye fırça atardın. Ne oldu diline, eşek arısı mı soktu? “hım, şey, yani, yaa, öyle mi, neyse, peki, ne yapalım , he mi, e mi…” Olmuyor değil mi?
Her şey her yerde konuşulmuyormuş demek. Senin derdini anlatmaya kelimeler yetmiyormuş bazen. Koskoca kitaplar, cümleler… Hadi, kelimelerden de vazgeçtik, hımm, şey, yani…gibi tek başına bile anlamı olmayan kelimelere sığındın değil mi?
Meselenin özü şuymuş ki; konuşmak için konuşmamak için çok kitap okuyacakmış, çok kelime bilmek gerekecekmiş ama seni anlayacak ya da senin anlayacağın insanlarla hemhal olman gerektiğini bilecekmişsin.
Muhabbeti kıymetlendirenin sadece bildiğin, paylaştığın kelimeler değil, kelimelerin muhatabı olduğunu unutmayacakmışsın…
Tevfik DemirOrhan Veli