Ağaç yaşken eğilir!
Her şeye para harcayan belediyeler şehrin güzelleşmesi için sadece palmiyeler dikmekten öteye gidemiyorlar.
Geçen gün yıllarını eğitime adamış emekli bir öğretmen hoca hanımla sohbet ettik.
Konu ne miydi?
Gençler, öğrenciler ve çocuklar maalesef ağaçları tanımıyorlar dedi, öğretmen hanım!
Çoğumuz ne kadar ağaçları tanıyoruz?
Konu dikkatimi çekti ve çok da yabana atılacak bir konu değildi.
*
Ülkemizdeki ormanlarda yetişen belli başlı ağaçlar, kavak, gürgen, sığla, çınar, ıhlamur, dişbudak, huş, kestane, sığla, ladin, ardıç, akçaağaç, kızılçam, göknar, sarıçam, fıstıkçamı, karaçam, servi, meşe, kayın, sedir ve kızılağaçtır.
Dünyada 73 bin 300, Türkiye'de ise 185 ağaç türü bulunuyor.
Henüz keşfedilemeyen 9200 ağaç türünün olduğu tahmin ediliyor.
Çocuklarımız kaç ağaç tanıyor?
*
Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşayan bir aile dostumuzdan dinlemiştim yıllar önce.
Ana sınıfından itibaren çocuklara toplu taşıma araçları kullanılarak şehir gezileri yaptırılıyor.
Parklar, müzeler gibi…
Park gezilerinde ise; çocuklara ağaçlar tanıtılıyor.
Küçük yaştan itibaren ağaç sevgisi aşılanıyor.
Samsun’da da bu yapılabilir.
*
Beşiktaş stadından itibaren Dolmabahçe Sarayı, Kabataş, Yıldız, Çırağan Sarayını takip eden yol boyunca tarihi çınar ağaçlarını görürsünüz.
Antalya, Hatay gibi Akdeniz şehirlerinde de narenciye ağaçları yol boyunca dikilmiştir.
Ve çevreyi süslemektedir.
Buralardan örnek alınarak Samsun sokakları ve caddeleri de süslenebilir.
Çok mu zor?
*
Her şeye para harcayan belediyeler şehrin güzelleşmesi için sadece palmiyeler dikmekten öteye gidemiyorlar.
O da zor bir ağaç.
Mesela yaprağını dökmeyen meyve ağaçları da dikilemez mi?
İlk aklıma gelen taflan ağacı, limon, portakal, mandalina bu ağaçlar şehrin güzel kokmasını sağlarken; yaz kış yapraklarını da dökmezler.
Yıllarca şehre bir manolya dikildiğine şahit olmadım.
Gençlerimiz ve çocuklarımız ağaçları tanımıyorlar.
İsterseniz bir sorun da bakın.
‘Ağaç yaşken eğilir!’ sözünü de hatırlatmak isterim!
ADALET!
Bir diğer konu da bu yazıyı yazmama sebep olan hocam maalesef adının yazılmasını istemedi.
Acaba sizce neden?
Toplum bastırılmış, susturulmuş ve baskı altına alınmış durumda.
Herkes her şeyden korkar hale gelmiş.
Aslında bu yazının manşeti bu olmalıydı…
Acı ama gerçek olan budur.
Adaletin olmadığı yerde mafyalar devreye girer.
Adaletin sağlanmadığı, ayarını bozduğunuz kantar elbet gün gelir sizi de tartmaz mı?
Adalet bu ülkenin şah damarı olmalıdır.
Adaletin olmadığı yere ne para, ne sermaye, ne de yabancılar gelir.
Geciken adalet acaba adalet midir?
Sizce?
tufan ipeksamsun