Yarım kalan binalar, tamamlanmamış sorumluluklar!
Şehir merkezinin tam ortasında, alt katları restoran ve kurs tabelalarıyla dolu; üst katlarıysa yarım kalmış tuğlalar, çırılçıplak betonlar ve kaderine terk edilmiş demir filizleriyle bir hayalet gibi yükselen bu bina, sadece bir mülkiyet sorunu değil, aynı zamanda bir yönetim zafiyetinin simgesidir.


Samsun’un İlkadım İlçesinde, neredeyse herkesin her gün önünden geçtiği ama artık bakmayı bile bıraktığı bir yapı var.
Tam olarak yeri; Ilıca Çeşmesinin tam karşısı.
Şehir merkezinin tam ortasında, alt katları restoran ve kurs tabelalarıyla dolu; üst katlarıysa yarım kalmış tuğlalar, çırılçıplak betonlar ve kaderine terk edilmiş demir filizleriyle bir hayalet gibi yükselen bu bina, sadece bir mülkiyet sorunu değil, aynı zamanda bir yönetim zafiyetinin simgesidir.
*
İmar problemleri bahanesi artık kabak tadı verdi.
Vatandaş yıllardır aynı manzaraya maruz kalıyor;
Estetikten yoksun, tehlike arz eden, adeta metruk görünümünde ama bir yandan da aktif ticaretin içinde olan bu yapının ne olduğu, ne olacağı belirsiz.
Bu kadar uzun süredir çözülemeyen bir sorun, artık bireysel mülk sahiplerinin değil, doğrudan belediyenin sorumluluğudur.
*
Kent Estetiği bence, kentin ahlakıdır!
Şehircilik yalnızca yol yapmakla, kaldırım taşlarını değiştirmekle olmaz.
Kent estetiği; bir şehre kimlik kazandıran, aidiyet duygusunu pekiştiren, yaşayanlarına değerli hissettiren bir yapı bütünüdür.
Bu bina, çevresindeki düzenli yapılarla ve kamuya açık alanlarla tam bir uyumsuzluk içindedir.
Görsel olarak çevreyi kirletmekle kalmıyor, aynı zamanda üst katlardaki açık ve korumasız yapısıyla hem iş güvenliği hem de halk sağlığı açısından potansiyel bir tehdit oluşturuyor.
*
İlkadım Belediyesi’ne sormak gerekiyor:
Bu yapı ne zamandan beri bu halde?
İmar problemi neden çözülmüyor ve çözülmesi için ne yapılıyor?
Bu bina kent estetiğini, güvenliğini ve ruhsatlı işyerlerini tehdit ederken, neden hala müdahale edilmiyor?
Belediye, kamu sağlığını ve kentsel görünümü korumak adına ne zaman inisiyatif alacak?
Sonuç olarak; Her gün önünden geçilen bu manzara, sadece görsel bir utanç değil, aynı zamanda şehir yönetiminin üzerine düşeni yapmadığını kanıtlayan beton bir belge gibidir. O belge orada durdukça ne estetikten, ne kent vizyonundan, ne de çağdaş şehircilikten söz edilebilir.
Sayın belediye yöneticileri, artık bu yarım kalmış binadan değil, yarım kalan sorumluluklarınızdan utanmanın zamanı gelmedi mi?
tufan ipeksamsun