SARI ÖKÜZ!
Bu meslekte bir gün bile ‘gazeteciyim demedim’, diyemedim. Ama inatla, araştırarak ve ödün vermeden yalnızca doğruyu yazmaya hep gayret ettim yıllarca.
Gazetecilik zor iştir.
Her babayiğit gazeteci olamaz.
Oldum diyen de yanılıyordur bence…
Üstatlarla ve duayen isimlerle hep çalıştım 25 yıldır.
Bu meslekte bir gün bile ‘gazeteciyim demedim’, diyemedim.
Ama inatla, araştırarak ve ödün vermeden yalnızca doğruyu yazmaya hep gayret ettim yıllarca.
Ustamız rahmetli İsmail Başaran’ı bir kez daha rahmetle, minnetle ve özlemle anıyorum!
Başaran ustamız çok hikaye ve fıkra yazardı yazılarında…
Okuyucusu da boldu.
Aklıma nerden geldiyse ‘Sarı Öküz’ün hikayesi geldi.
Yıllar öce ustam Genel Yayın Yönetmenimiz A.Yener Cabbar Abimizden dinlemiştim bu hikayeyi.
Yener Abi de bu hikayeyi çok anlatır…
Hikaye aynen şöyle:
*
Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış.
Ama civardaki aslanlar bir türlü rahat bırakmazlarmış onları.
Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye.
Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki,
Bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları.
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı.
‘Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor’ demiş aslanlardan birisi.
"Nereye gideriz" diye düşünürlerken.
‘Bir dakika’ diye bir ses duymuşlar
Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan.
‘Hayır’ demiş,’ Hiçbir yere gitmiyoruz.
Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi."
Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına.
Topal aslan ‘Saygıdeğer öküz efendiler’ diye başlamış lafa:
‘Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik. Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden. Verin onu bize, siz de kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!.’
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş.
Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife.
Bir tek yaşlı benekli öküz ‘Olmaz’ demiş ama kimseye dinletememiş sözünü.
Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara.
Bütün sürünün selameti için bir öküz.
Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış.
Ama aslan milleti bu, ne kadar sabreder ki? Hele öküz etinin tadını aldıktan sonra.
‘Acıktık’ demişler
Topal aslan boz öküzün yanına giderek ‘Selam’ diye girmiş söze:
‘Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Ama büyük bir problemimiz var!.’
‘Nedir?’ demiş boz öküz…
‘Şu sizin uzun kuyruklu öküz’ demiş topal aslan ve devam etmiş:
‘Gelin verin onu bize bu mevzuyu burada kapatalım. Eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün.’
Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ulularıyla.
Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan.
Hepsi de ‘Verelim gitsin’ demişler.
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar.
Her geçen gün aslanlar daha da güçlenmişler.
Öküzlerse her geçen gün daha da zayıflamışlar
Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış.
Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış.
‘Verin bize şu öküzü sonra karışmayız’ derlermiş sadece.
Zavallı öküzlerin ‘Hayır’ diyebilecek güçleri kalmamış.
Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona.
‘Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu savaşı aslanlara karşı, oysa ne kadarda güçlüydük?’ diye sormuş biri boz öküze.
‘Biz’ demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek,
‘Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı!.’
tufan ipeksamsun